İnsan ve bir çok canlı omurgasının çoğu bölümünde omurlarının arasında disk denilen yapılar vardır. Bu diskler dayanıklı liflerden yapılmış darbe emici yastıklardır. Her disk merkezde su dolu kese olarak bilinen nükleustan ve onu çevreleyen koruyucu görevdeki sert kıkırdaktan yani anulustan meydana gelir. Sinir kökleri omurilikten çıktıktan sonra omurga ve disklerin arasındaki kendilerine ait dar geçitlerden dışarı çıkarlar. Hasar gören (fıtıklaşan) diskin omurilik ya da sözü edilen bu sinir köklerine baskı yapmasıyla ilgili bölgelerde ağrı ve bir çok semptom göstermektedir.
Özetle anulusun yırtılması ya da çatlaması sonucu nükleus dediğimiz jel kıvamındaki maddenin dışarı çıkışıyla fıtık oluşur ve ilgili bölgedeki sinir yapılarına bası yaparak çeşitli semptomlar gösterebilir.
Bel bölgesinde de bel omurgasını oluşturan beş adet omurumuz vardır. Bu bel omurları omurgamızın diğer bölgelerindeki omurlara göre daha fazla hareket ederler. Bu nedenle bel fıtığı diğer fıtıklara göre daha fazla görületedir. Zamanla çeşitli nedenlerle bu diskler yıpranır, yerinden oynar hatta yırtılır. Zarar gören bu diskler omuriliğe ve omurilikten çıkan sinirler üzerinde bir baskı oluşturur. Bu durum bel fıtığı olarak isimlendirilir. Kişi, bel bölgesinde yoğunlaşmakla birlikte bel, kalça, bacak gibi vücudun farklı bölgelerinde de ağrı hisseder.
Bel fıtığı, bel ağrısının klinikte görülen en sık nedenlerinden biridir. Başlıca belirtiler:
Birçok faktör bel fıtığına yakalanma riskini artırır. Bunlar belli başlı:
Bu faktörlerin bir ya da birkaçının bir arada bulunmasıyla oluşan yıpranma ve aşınma sonucu bel fıtığı gelişir. Fıtıklaşma ani bir şekilde oluşabileceği gibi haftalar ya da aylar içerisinde kademeli olarak da meydana gelebilir.
Hastalar sıklıkla bel ve çevresinde yaşadığı yoğun ağrı nedeniyle hekime başvurur. Hastalarda genellikle ağrının yanında hareket güçlüğü de gözlenir. Fiziksel muayene ve hasta öyküsünde bel fıtığından şüphe ettiren bir durum var ise radyolojik görüntülemeye başvurulur. Günümüzün MR teknolojisi en doğru sonuçları sağlayabilmektedir. MR sonucunda hastaya bel fıtığı tanısı konularak tedavi planlanır. Bel fıtığı yok ise de ağrının/hareket güçlüğünün nedenleri araştırılır. Bel fıtığı tanısında BT, EMG ve röntgen gibi farklı tanı teknolojilerine de başvurulabilir.
Tedavide farklı yaklaşımlar mevcuttur. İstirahat etmek, ilaç kullanmak ve en önemlisi de alanında etkin Fizyoterapistler tarafından değerlendirilip doğru bir fizik tedavi programı uygulanması ile çoğu bel fıtığı lezyonları ve semptomları ameliyata gerek kalmadan tedavi edilebilmektedir. Ancak çok ilerlemiş bel fıtıklarının kesin tedavisi cerrahi işlemlerdir. Bu yöntemler hastanın ağrılarını azaltmaya ve hayat kalitesini artırmaya yöneliktir.
Fizik Tedavide Amaçlarımız;
Fizik tedaviye yönlendirilen ve başvuran hastalar alanında etkin fizyoterapistler tarafından detaylı bir şekilde değerlendirilip hastanın şikayet ve semptomlarına göre, hastanın mevcut kapasitesine göre ve hastanın beklentilerine göre en uygun fizik tedavi süreci planlanmalı ve tedaviye en kısa sürede başlanmalıdır.
Planlanacak fizik tedavi programında;
İstirahat; Bel fıtığı akut dönemde yatak istirahatı disk üzerine binen yükü azaltır ve diski rahatlatır. 2 haftadan çok yatak istirahatlerinde kaslar güçsüzleşeceğinden 2 haftadan az yatak istirahatı ve sırtüstü pozisyonda olmalıdır ki diske binen yük en aza insin. Hatta bu kısa istirahat döneminde hastanın durumuna göre hafif bir programla tedaviye başlanıp yine hastanın kapasitesine göre progresif olarak yol izlenmelidir.
Traksiyon;
Hastanın bel omurları arasındaki mesafeyi artırarak diskin yükünü azaltan, disk aralığını arttırarak disk içi basıncı azaltan uygulamadır. Fıtıklarda tercih edilen yöntemlerdendir.
Manuel Terapi;
Tamamen elle uygulanan bu yöntemde özel tekniklerle kas gerginliği, eklem kaynaklı ve kas-iskelet sistemi kaynaklı ağrılar için uygulanan tedavi yöntemidir.
Egzersiz;
Tedavide belki de en etkili diyebileceğimiz yöntem egzersiz tedavisidir. Hastanın durumuna göre uygun egzersizler belirlenerek; kısalmış ve gergin kaslara germe ve gevşeme egzersizleri, güçsüz kaslara güçlendirme egzersizleri, stabilizasyonu azalmış bölgelerdeki kaslara yönelik stabilizasyon egzersizleri ile hastanın ihtiyaç ve gereksinimleri göz önünde bulundurularak genel ve özel amaçlara göre en uygun egzersizler tercih edilip doğru bir şekilde uygulanmalıdır.
Derin-Yüzeysel, Soğuk-Sıcak Uygulamalar ve Elektroterapi Uyguamaları;
Bu yöntemler tedavide yardımcı uygulamalardır. Tedavide tek başına uygulandıklarında yeterli etki göstermezler. Yapılan çoğu çalışmalarda kullanılıp kullanılmamaları da tartışma konusudur. Hasta durumuna göre uzmanlar tarafından uygun yöntemler tercih edilip kullanılabilir.
Bunlar;
Fizyoterapist Cihangir Saydut