Kendini ifade etmede sorunlar yaşayan bir çocuğun çoğu zaman kendisinde iletişimi başlatma güveni bulamaması, başlattığı iletişimi konu ve duruma uygun devam ettirememesi veya konunun genel çerçevesinde bir sonuca bağlayamamasıdır. İletişim bu durumlarda başlamada, sürdürmede ve sonuçlanmada ya aksar ya da farklılık gösterir.
Bireyin bulunduğu ortamda diyalog kurabileceği ve ya sözel olmayan yollardan iletişim kurma konusunda güçlük çekmesi, çevresindeki insanların iletişim şekline ya da konunun içeriğinde uyum sağlayamaması olarak gösterilebilmektedir.
Bunun yanında iletişim güçlüğü olan kişiler konuşma sırasında sırayla konuşmak, konuşma sırasının kendisinde olduğunu anlamak, sorular sormak, sorulara uygun ve istenilen gibi cevap vermek gibi sosyal iletişim kurallarını uygulama ya da kavrama konusunda problem yaşamaktadır.
Bu durumların başlıca özelliklerinden bahsetmek gerekirse de; merhabalaşma gibi sosyal iletişimi başlatan veya karşıdakinin durumu hakkında bilgi almak için sorulan ''Nasılsın*, Ne yapıyorsun? gibi iletişimi dinleyenin ihtiyacına göre yönlendirme becerisine sahip olmama, kendi yaşadığı geçmişi anlatamama veya anlatma kurallarını kavrayamama, açık olarak belirtilmeyen konuları anlamada ve anlatmada güçlük çekmedir.
İletişim güçlüğüne müdahale edilmeden zamanla düzeleceğini düşünmek doğru değildir. Müdahale edildiğinde dahi boyutu ve ilerleyişi bile değişiklik göstermektedir. Zamanla daha iyiye gittiği gözlemlenirken yetişkinlikte de devam ettiği de olasıdır. İletişim güçlüğü olan çocuklar, sosyal ortamlarda akranlarıyla eş davranışlar ya da iletişim düzeyi gösteremedikleri için dışlanabilir hatta akran zorbalığına da uğrayabilirler. Sosyal alanda yaşadıkları bu olaylar kişilik gelişimlerini etkilemekte hatta başka problemlere de yol açabilmektedir.Bu nedenle fark edildiği an müdahale edilmelidir.
İletişim güçlüğü yaşayan çocuklar için konuşma terapisi gerekmektedir. Ancak konuşma terapisinden önce; çocukların ebeveynleri ile görüşmeler yapılmalı, çocuğun sosyal yaşamındaki diğer bireyler ile olan iletişimi de gözlemlenmelidir.
Çocuğun iletişim güçlüğü yaşadığı kararına varılmadan önce bu güçlüğü etkileyen veya herhangi başka bir nedenden dolayı iletişimde aksaklık olup olmadığına bakılmalıdır. Bunun için tüm tetkikleri ve tedavileri yapılmış olması gerekmektedir. Bu tedavi süreçlerinde aile bireylerinin de sürece dâhil edilmesi son derece önemlidir. Her çocuğun kişisel yapısı analiz edilmeli ve bireye özel bir terapi süreci devreye alınmalıdır. Ayrıca terapi ve davranış yöntemlerinin yeterli olmadığı durumlarda da psikologdan yardım alınmalıdır.
Mehtap DAL
UZMAN ÖĞRETİCİ